İcra Davası Nasıl Açılır?

İcra davasının başlatabilmesi için ilk olarak hangi türde icra takibi yapılması gerekeceğine karar vermek şarttır. Sonrasında ise belirlediğiniz icra türüne göre sizden istenen belli belgeler vardır. Sonrasında bu belgeleri tamamlayarak yasal kurumlara başvurabilirsiniz. Başvurunuz için belgelerle birlikte ödeme emri ve takip talebi de hazırlanmalıdır. Sonrasında İcra Tevzi Bürosuna giderek takibin yapılması için harç ödemesi yaparsınız. Harç ödemesi ise icra davasına konu olacak tutara göre değişmektedir. Sonrasında verdiğiniz ödeme emri İcra Müdürlüğü tarafından borçluya iletilmektedir. Borçlu olan kişi bu duruma itiraz etmezse ya da belli bir sürede borcunu ödemezse icra takibi kesin olur. İcra takibinin isteyen kişi genelde icra avukatından yardım alır. Avukatın icra konusunda uzman olması takip sürecini hızlandırarak alacaklının kısa süre içinde maddi olarak talebinin yerine gelmesini sağlayacaktır. İcra Takibine İtiraz Süresi İcra takibi için borçlunun itiraz etme hakkı vardır. İlamsız bir icra takibine itiraz etmek istiyorsanız borcun tamamı ya da bir bölümü için en çok 7 gün içinde hem yazılı hem de tutanağa geçirmek koşuluyla sözlü olarak itiraz edebilirsiniz. 7 günlük bu süre ödeme emri size tebliğ edildiği anda başlar. İtiraz olursa takip süresi durmaktadır.  Alacaklı kişi itirazı kaldırmak için dava açmalıdır. Alacaklı kişinin itirazı kaldırması için dava açma süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Açtığı davada alacaklı talebini ispat etmelidir. İlamlı icra olduğunda borcun varlığına itiraz etme hakkı olmaz. Diğer itirazlar için ödeme emri tebliğ edildikten sonra İcra Mahkemesine 7 gün içinde itiraz etme hakkınız bulunmaktadır. Ödeme Emri Nedir? Ödeme emri terimi icra takiplerinde geçen bir kavramdır. Ödeme emri, icraya konu olan bir borcun borçluya İcra Müdürlüğü tarafından iletilmesi sürecidir.  Ödeme emri içinde borcun ödeneceği yer, borcun türü ve tutarı, ödenmediği takdirde hapis durumu, ödeme emrine karşılık hangi mahkemeye dava açılabileceği gibi detaylar bulunur. Ödeme emri borçluya ulaştığı anda söz konusu borcu ödemesi için gerekli süre başlar. Bu süre içinde ödeme emrine yazılı ya da sözlü olarak itiraz ettiğinizde ödeme durumu durmaktadır. İhtiyatı Haciz İhtiyati haciz; vadesi gelmemiş olan ya da süresi geçtiği halde ödeme emri tebliği yapılmamış olan bir alacak tutarı için tahsil güvenliği adına haciz yapılması durumudur. Alacaklı vadesinde ödemediği zaman İcra Dairesi alacaklıya 7 gün içinde itiraz etme ya da mal bildirimde bulunmasını ister. Alacaklı satış talebi veremez. İhtiyatlı haciz ortadan kalktığında satış talebinde bulunabilirsiniz.İhtiyati haciz talep etmek için alacağa konu olan şeyin para olması gereklidir. Bu haciz türü para alacakları ya da para olarak talep edebileceğiniz alacaklar için düzenlenmektedir. Talepte bulunmak için para alacağının kaynağı ya da alacağın bağlı olduğu belgenin önemli bulunmamaktadır. Talepte bulunabilmek için rehine teminat alınmaması gereklidir.

TRAFİK CEZALARI VE BU CEZALARA İTİRAZ NASIL YAPILIR?

 Karayolları trafiğin daha güvenli bir şekilde aksamadan işleyebilmesi ve vatandaşların kurallara uymalarının sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından sürekli olarak denetlenir. Denetlemeler trafik polislerinin karayollarının belirlenen noktalarında uygulama yerlerinde bulunması, mobese ve radar cihazlarından takip edilmesi şeklindedir. Denetlemeler sonucunda kurallara uymayan kişilere trafik cezası verilir.     Trafik cezalarına itiraz etmek için haklı ve haksız tarafların olması gerekir. Aynı zamanda vatandaşların bu itiraz talebi/talepleri belirli kriterleri taşımalıdır. Gerekli belgeler ile ilgili mahkemeye başvuran vatandaşlar herhangi bir bedel ödemeden kesilen cezalara itiraz edebilirler. İtiraz edilebilecek durumlar ise bazı mevzuatlarda yer alan hükümler doğrultusunda ve bazı yargı kararları ışığında şu şekilde sıralanabilir:     - Kişilerin adlarına kesilen cezaların trafik ihlalinden kaynaklanması durumunda itiraz edebilmesinin mümkün olduğu ilgili kanunda ve yönetmelikte yer almıştır.     - Radar uyarı levhasının olmadığı noktalarda; radar sisteminin hız kontrolü sonrasında herhangi bir hız cezası kesilmişse itiraz edilebilir. Nitekim bu hususta Yargıtay kararı vardır.     - Cezanın sonrasında herhangi bir fotoğraf ve delil bulunmuyorsa ve yalnızca ceza tespit tutanağı varsa delil yetersizliğinden itiraz edilebilir.     - Belediye bölgelerinde yeteri kadar otopark hizmetinin bulunmaması durumunda; şehrin büyük bir kısmını kapsayacak bir park yasağı uygulaması getirilmişse park konusunda kesilen cezalara itirazda bulunabilir. TRAFİK CEZASINA NASIL İTİRAZ EDİLEBİLİR?     Trafik cezalarına itiraz etmek için belirlenen belgeler ile ikamet adresine en yakın Sulh Ceza Hakimliğine başvurulması gerekir. Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde Ve Takibinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar İle Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar Ve Defterler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te başvuru yolu şöyle açıklanmıştır: “Başvuru yoluMADDE 16 – (1) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir”. Vatandaşların yüzüne okunan cezalarda kesim tarihinden itibaren 15 gün içinde, plakaya yazılan cezalarda ise kişiye tebliğ edilen tarihten itibaren 10 iş günü içinde itiraz hakkı bulunmaktadır. Trafik idari para cezasına itiraz etmek için gerekli olan belgeler yasa ile belirlenmiştir:Sulh Ceza Hakimliği'ne yazılan dava dilekçesi ve ekinde şu belgeler bulunmalıdır;-Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Tebligatının fotokopisi,-Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının fotokopisi,-Trafik cezası kesilen araca dair ruhsat belgesinin fotokopisi,-Araç sahibinin ehliyet ve kimlik kartının fotokopisi,-Ceza ödemesi yapıldıysa ödemeye dair banka dekontu    Başvuru sonrasında duruşma yapılmadan dilekçede yer alan bilgiler ışığında mahkeme karar verir. Ancak bazı olağanüstü durumlarda mahkeme tarafları dinlemek için belirli bir günde ve saatte çağırabilir. Dinleme sırasında dilerse tarafların avukatları da salonda hazır olarak bulunabilirler. Kararın olumlu ya da olumsuz sonucu kişilere tebligat ile gönderilir.     Vatandaşların bazıları erken ödeme döneminde uygulanan trafik cezası indiriminden yararlanmak için dava sürecinden önce ödemelerini yapabilirler. Aslında bu en doğru olan yoldur. Çünkü mahkemenin ardından itiraz haklı bulunursa vatandaşın ödendiği ceza miktarı tarafına iade edilir. Ancak itirazın haksız bulunması durumunda kişilerden mahkeme masraflarının da ödenmesi beklenir. Bu durumda süresinde ödenmeyen cezanın da indirim süresi geçmiş olacaktır. Bu nedenle vatandaşların trafik cezalarına itiraz koşullarına dikkat ederek itiraz hakkını kullanması daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Nitekim Kabahatler Kanunu “Madde 31’de- (1) İdarî yaptırım kararına karşı başvuru yolu harca tâbi değildir. (1) (2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir” hükmü yer almaktadır. TRAFİK CEZASININ KİŞİYE TEBLİĞ EDİLMESİ SÜRESİ, USULÜ VE ZAMANAŞIMI HAKKINDA:     Her ne kadar adınıza kesilmiş olan trafik cezası size 10 iş günü içerisinde tebliği edilmemişse, bu durumda Sulh Ceza Mahkemesi’ne itiraz edebilme hakkınız doğmaktadır şeklinde bir bilgi olsa da bu biraz eksik bir bilgidir. Çünkü: 6 Nisan 2011 tarihli ve 27897 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU HÜKÜMLERİ GEREĞİNCE UYGULANAN İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİLİNDE VE TAKİBİNDE UYGULANACAK USUL VE ESASLAR İLE KULLANILACAK ALINDILAR, TUTANAKLAR VE DEFTERLER HAKKINDA YÖNETMELİK” 10. Maddesinin 3/b fıkrasında“…Tebligat işlemlerine on iş günü içinde başlanılır. Tutanağın birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir….”Bu hükme göre bakacak olursak vatandaş, kesilmiş olan trafik cezalarına 10 iş günü içerisinde tebliğ edilmediği takdirde kesilmiş olan trafik cezasına itiraz hakkı elde edecektir.Cezaların tebliğ usulü ise şöyledir;- Cezanın yüze karşı veya plakaya yönelik uygulanması halinde ise farklı bir yol izlenmektedir. Trafik cezasının yüze uygulandığı durumlarda, kesilen cezaya itiraz etme hakkı 15 iş günüdür. Cezanın plakaya uygulandığı durumlarda ise itiraz etme hakkı, cezanın size tebliğ edildiği günden itibaren başlamaktadır.     Plakaya kesilen trafik cezalarında, ceza bilgilendirme tutanağının teslim edilmesi sırasında eğer araç sahibi evde değilse, kurye kapıya bir not bırakarak, belgeyi muhtarlığa teslim eder ve tebliğ de bu tarihten itibaren başlamış olur. Araç sahibinin farklı bir adreste oturması halinde ise, ikametgah adresini güncellememesi nedeniyle suçlu araç sahibi olur. Trafik cezası sorgulama işlemini düzenli olarak yaparak, bilginiz dahilinde bir cezanızın olup olmadığını mutlaka düzenli olarak kontrol etmelisiniz. 5326 SAYILI KABAHATLER KANUNUN 20'NCİ MADDESİNE GÖRE İDARİ PARA CEZALARININ TEBLİĞ SÜRESİ:     Bir avukat olay anından itibaren 10 gün içinde tebliğ edilmediği için trafik cezasının iptali için dava açmış ve davayı kazanmıştır. Çünkü avukatın davayı kazanmasına neden düzenleme sadece yönetmelikte yer alan bir hükümden kaynaklanıyordu. "Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar ile Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik"in 10. maddesinde, trafik cezalarının "10 işgünü içinde" tebliğ edilmesi gerektiği hükme bağlandığını yukarıda izah etmiştik. Ancak söz konusu trafik para ceza tutanakları ile ilgili mevzuat açığı 5326 sayılı Kabahatler Kanunun Soruşturma Zamanaşımı başlıklı 20'nci maddesine yer alan yani bir üst hukuk normu olan kanun ile giderilmiştir. Söz konusu madde şu şekildedir:     "Ancak, 89 uncu maddesi hariç olmak üzere 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer"     Bu yasal düzenlemeye göre, bir trafik cezasının, takvim yılı sonuna kadar tebliğ edilmesi halinde ödenmesi gerekmektedir. Nitekim Kara yolları Trafik yönetmeliğinde açıkça “2918 sayılı Kanunda yer alan idarî yaptırımlara yapılan itirazlarda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır” denilmiştir.     2011 yılında yapılan yasal düzenleme, yönetmeliğe yansıtılmamıştır. Ancak kanun, yönetmeliğin bir üst hukuk normudur. Bu nedenle ilk derece mahkemelerinde bazı davalar kazanılmış olsa dahi, üst mahkeme bu kararları bozabilecektir. Bu sebeple itirazlarınızı yapmadan önce bir avukata danışmanızda ve hukuki yardım almanızda fayda vardır.

Kira Borcunu Ödemeyen Kiracının Tahliye Süreci Nasıl Olur ?

Mülk sahiplerinin en sık karşılaştıkları durumlardan biri olan kiraya verdikleri mülklerinin kira bedelleri tahsil edememeleri ve kiracının tahliyesidir. Mülk sahiplerinin, kira ödemeyen kiracının tahliyesinin yasal yollardan nasıl yapılacağı ve hangi haklara sahip olduğu belirtilmektedir.Kira sözleşmesi, Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, her iki tarafa hak ve yükümlülükler yüklemektedir. Türk Borçlar Kanunu ve ilgili diğer kanunlar kapsamında kira borcunu ödemeyen kiracılar hakkında mülk sahibine, kiracının tahliyesi için hukuki imkanlar tanımaktadır.Türk Borçlar Kanunun 13. Maddesi gereğince; kiracı, kira bedelini kira sözleşmesinde belirtilen tarihte veya tarih aralığında ödemekle yükümlüdür. Kira bedelini ödemeyen kiracı temerrütte düşmüş olur ve tahliye işlemleri için yasal haklar doğar.Kira bedelini ödemeyen kiracının tahliyesi için başvurulacak üç seçenek vardır. Bunlar;1. İKİ HAKLI İHTAR ÇEKİLMESİ SURETİYLE TAHLİYE DAVASI AÇILMASIKira bedelini ödemeyen kiracının tahliyesi için ilk yol, bir kira dönemi içerisinde kiracıya, kira bedelinin ödememesi nedeniyle iki haklı ihtar gönderilmesi gerekmesi ve iki haklı ihtarname gönderildikten sonra taşınmazın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açılması suretiyle tahliyedir.İki haklı ihtar sebebiyle tahliye davası açılabilmesi için, kiracı iki haklı ihtara sebebiyet vermeli, iki haklı ihtar kira sözleşmesi içerisinde iki farklı aya ait olmalı ve muaccel olmuş kira bedellerine ait olmalıdır.İki haklı ihtar çekildiği kira döneminin bitiminden 1(bir) ay içerisinde tahliye davası açılmalıdır. 1(bir) aylık süre hak düşürücü süredir. 1(bir) aylık süre içerisinde tahliye davası açılmaz ise yeni kira dönemi yürürlüğe gireceğinden bir sonraki kira döneminin sonunu beklemek durumdu olunacaktır. İki haklı ihtarın çekilmesi yoluyla tahliyede ihtarların yazılı olması aranmış olup noter aracılığıyla gönderilmesi şart koşulmamıştır. Nitekim, ispat şartı bakımından ihtarname noter aracılığıyla yapılması daha sağlıklı olacaktır.Ayrıca belirtmek gerekir ki, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibi de ihtar niteliğindedir.2. TAHLİYE TALEPLİ OLARAK İCRA TAKİBİ BAŞLATMAKKira bedelini ödemeyen kiracının tahliyesinde diğer bir yol ise, kiracı hakkında dava açmaksızın tahliye talepli icra takibi başlatmaktır. Tahliye talepli icra takibi başlatmak kiracının tahliyesi bakımından daha hızlı ve pratik bir yoldur. Bunun nedeni ise davaların yoğunluğu, uzun sürelere yayılan dava tarihlerinin verilmesi ve geç sürelerde kararın çıkmasıdır. Önemle belirtmek gerekir ki, mülk sahipleri ödenmeyen kiralar için kiracı aleyhine başlatacakları icra takibinde tahliye talebinde bulunmazlar ise sadece kira bedellerinin tahsili isteyebilirler ve tahliye talep hakkını kaybederler.Tahliye talepli icra takibi başlatıldıktan sonra kiracıya ödeme emri gönderilir ve borçlu kiracı, ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra 7(yedi) gün içerisinde itiraz edebileceği, itiraz etmeyecekse şayet 30(otuz) gün içerisinde kira bedelini ödemesi aksi takdirde tahliye edileceği yazmaktadır. Borçlu, 7(yedi) gün içerisinde itiraz ederse icra takibi durur, 30(otuz) gün içerisinde tüm takip masrafları da dahil olmak üzeri kira bedelini öderse tahliye edilemez.Kiracı 30(otuz) günlük süre içerisinde tüm takip masrafları da dahil olmak üzeri tüm borcu ödemediği takdirde, 30(otuz) günün sonunda kiracının tahliyesi için İcra Mahkemesinde dava açılır.Şayet borçlunun, 7(yedi) gün içerisinde itiraz etmesi halinde iki seçenek vardır. Bunlardan biri kiraya verinin elinde yazılı bir kira sözleşmesi olması durumda neler yapılabilir, diğeri ise kiraya verinin elinde yazılı bir kira sözleşmesi yoksa neler yapılabilir.Kiraya verenin elinde yazılı bir kira sözleşmesi varsa ve kiracı itiraz etmiş ise duran takibin devamı için alacaklı itirazın kaldırılması için icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması davasını açabilir. İcra hukuk mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması davasında hakim sadece kira borcunun ödenip ödenmediğine bakar. Kira borcu ödenmemiş ise kiracının tahliye edilmesine hükmeder. Fakat kiracı imzaya itirazda bulunmuş ise hakim bu sefer imzanın kiracıya ait olduğunu kesinleştirirse kiracının yine tahliye edilmesine hükmeder.Kiraya verinin elinde yazılı bir kira sözleşmesi yoksa veya kira sözleşmesi sözlü olarak kurulmuş veya alacaklı kira sözleşmesini kaybetmişse bu durumda alacaklının elinde İcra İflas Kanunu madde 68 kapsamında elinde bir belge yok demektir. Elinde belge olmamasından kaynaklı olarak itirazın iptali davasını asliye hukuk mahkemesinde açması gerekmektedir.3. TEMERRÜT NEDENİ İLE TAHLİYE DAVASIKiracı, muaccel olan kira bedelini zamanında ödemez ise mülk sahibi, ihtarname yolu ile kiracıya kira bedelinin ödenmesi için 30(otuz) günlük süre verir ve süre sonunda kira bedelini ödememesi halinde sözleşmenin fesih edileceği bildiriminde bulunur.İhtarname gönderildikten sonra başkaca bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüt nedeniyle tahliye davası açılabilir. Açılacak olan tahliye davasında, kiracıya tebliğ edilen ihtarnamede belirtilen 30(otuz) günlük süre içerisinde muaccel olan kira bedelleri ödenmez ise kira döneminin sonu beklenmeksizin temerrüt nedeni ile tahliye davası açılabilir.Temerrüt nedeniyle açılan tahliye davası sonucunda verilen kararın, cebri icra yolu ile icra dairesinde gerekli tahliye işlemleri başlatılacaktır.MAHKEMENİN KARARINDAN SONRA KİRACINI TAHLİYE İŞLEMLERİMahkeme açılan davanın türüne göre itirazın iptaline ya da itirazın kaldırılmasına hükmedebilir. Borçlu verilen bu hükmü istinaf edebilir. İstinaf talebi de reddedilirse tahliye kararı kesinleşir. Kiraya veren mahkemece verilen hükmü icra memuru ve kolluk marifetiyle cebri icra yoluyla tahliye edilir.Tahliye kararının kesinleşmesinden sonra icra memuru ve kolluk marifetiyle tahliye işlemleri için öncelikle kiracıya 15 günlük süre verilmesi ve bu süre zarfında evi tahliye etmesi, 15 günlük süre içerisinde evi tahliye etmez ise evin zor kullanarak tahliye edileceğinin bildirimi yapılması daha sağlıklı olur. 15 günlük süre sonunda kiracı tahliye etmemiş ise icra memuru vasıtasıyla hacze çıkılır, tahliye sebebiyle zor kullanma olacağından en az 1 polis memuru tahliye işleminde bulundurulur ve zor kullanarak tahliye işlemi yapılır.Her ne kadar kira borcunu ödemeyen kiracı için izlenecek yollar belirtilmişse de, tarafımızca en hızlı ve kolay çözüm almanız için tahliye talepli olarak icra takibi başlatmanızı öneririz ve işlemlere başlamadan önce hak kaybına uğramamak adına mutlaka hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.

Boşanma Davasında Maddi Manevi Tazminat

Bireyler evlilik kurumunu devam ettirmediklerine kanaat getirdikleri zaman evliliklerini sona erdirmek için Türk Medeni Kanunu kapsamında boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma süreci çeşitli kusurlar sebebiyle ortaya çıkabilir. Dava sürecinde az kusurlu olan eşin, daha fazla kusurlu olan eşten boşanma davasında Eskişehir boşanma avukatı aracılığıyla maddi manevi tazminatı talep etme hakkı bulunmaktadır. Boşanmada Maddi TazminatBoşanma sürecinde taraflardan biri maddi tazminat da talep edebilir. Bu tazminatı davada talep edebileceğiniz gibi boşanma davasının sonucundan sonra da alabilirsiniz. Tazminatı boşanma davasıyla birlikte talep ederseniz bir harç ödemeniz gerekmez. Ayrıca kabul edilmesi ya da reddi durumunda da bir avukatlık ücreti yoktur. Boşanma davasından sonra talep ederseniz de nispi harç ve kabul ya da ret oranına göre avukatlık ücreti söz konusudur.Boşanmada Maddi Tazminat Alma ŞartlarıMaddi tazminat alma şartları şöyle belirtilebilir;Boşanma gerçekleşmiş olmalıdır. Devam eden evlilikler için maddi tazminat verilmez.Bir tarafın diğerinden talepte bulunması gerekir.Tazminat talep eden kişinin menfaatleri boşanma sebebiyle zedelenmiş olmalıdır.  Eşin yeni düzeni için masrafı, eşinin emekli maaşını alamama durumu, eşe ait iş yerindeki haklarından yararlanamayacak olması bu şartı gerçekleştirir.Tazminat isteyen eş daha az kusurlu olmalıdır.Boşanma Sonrasında Maddi Tazminat Neye Göre Belirlenir?Boşanma kararı sonrasında maddi tazminatı belirleyen durum eşlerin kusur durumu ve sosyo-ekonomik hayat şartlarıdır. Bu durumlar olaya göre değişebilir. Bu yüzden maddi tazminatta boşanma sonrasında tazminat tutarı eşlerin kusur delilleri ve ekonomik durum ispatları önem taşır. Bu tespitler sonrasında aile mahkemelerinde hakim geniş takdir hakkını kullanarak maddi tazminat tutarını belirler. Bu süreçte tazminat miktarı diğer tarafın zenginleşmesine neden olmayacak ve talebi aşmayacak bir makul tutarda olmalıdır. Boşanma Davasında Manevi TazminatBoşanma davasında maddi tazminat için boşanmaya neden olan olaylar ve evlilik birliğinin boşanma kararıyla sona ermesi, kişinin bu durumdan elem ve üzüntü duyması, toplum baskısı nedeniyle çöküntü yaşaması durumunda alacağı tazminat türüdür. Bu durumda kişilik hakları zedelenmiş olan eş, kusurlu olan eşe ödeme gücü durumuna göre manevi tazminat talep edebilir.Boşanma Davasında Manevi Tazminat Almanın ŞartlarıBoşanma davasında manevi tazminat almanın şartları şöyle sıralanabilir;Evlilik sona ermiş olmalıdır.Manevi tazminata yönelik talepte bulunulmalıdır.Manevi tazminat ödemesi isteyen eş boşanma sürecinde kusurlu olmalıdır. Tazminat isteyen kişinin kusuru daha az olmalıdır.Manevi tazminat isteyen kişinin boşanma sebebiyle gelişen olaylarla kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır.Kişilik haklarında ortaya çıkan zarar ile boşanma davası arasında bir illiyet bağı olmalıdır.Boşanma sonrasında karşı taraf tazminatı ödemezse ne olur?Boşanma sürecinde tazminat talep eden tarafın da tazminat ödemeye mahkum edilen tarafın da en merak ettiği konulardan biri de tazminat ödenmezse ne olur? sorusudur.  Bu durumda alacaklı olan taraf ödemeyi almak için icra takibi başlatma hakkına sahiptir. Bu hakkı kullandığında da faiz işlemeye başlayacak, icra masrafları ve yeniden bir avukatlık ücreti ödemek gerekecektir. Bu sebeple tazminat, nafaka gibi ödemekle yükümlü olduğunuz parayı vaktiyle ödemek iki taraf için de en hayırlı karar olacaktır.Boşanma davalarında iyi bir boşanma avukatı ile çalışmanın önemi ise şüphesiz yok sayılamaz bir gerçektir. Anlaşmalı boşanmalarda varılan anlaşmada bir hak kaybı olmaması, çekişmeli boşanma davalarında yine aynı şekilde hak kaybına uğramamak için avukat tercihini doğru yapmak büyük bir öneme sahiptir. Sizi, ihtiyaçlarınızı doğru şekilde analiz edebilen, haklarınızı almanızı sağlayacak bir boşanma avukatı için kayıtlı avukatlarımız ile iletişime geçebilirsiniz.

Kiracı Hakları Kanunu Neleri Kapsar?

Kiracı hakları bir kira sözleşmesi üzerine temellenmiş haklardır. Kira sözleşmesinin gerekli maddeleri taşıması halinde, sözleşme taraflarından kiracı olan kısmın sahip olduğu hakları ifade eder. Barınma, herkesin temel ihtiyaçları arasında yer aldığı için kiracı hakları nelerdir sorusu da merak konusudur. Bu konuyla ilgili merak edilenleri yazının devamında bulabilirsiniz. Kiracı Hakları Nelerdir?Kiracı hakları kanunu, genel itibarıyla kiracının sorumluluklarından kaynaklı olarak ortaya çıkabilir. Söz konusu yeri kiralayan kişi, sözleşmeye bağlı olarak doğan haklar kapsamında evi kiralayandan birtakım taleplerde bulunabilir. Kontratsız kiracı hakları da kanunlar içerisinde mevcuttur. İş yeri ve ev gibi çeşitli yerlerde sözleşmenin içeriği değişse de kiracı ve kiralayanın hakları daima korunmaktadır. Kiracılar ve ev sahipleri arasında en fazla görülen problemlerden biri de ev sahibinin belirlenen süreden önce kiracıyı tahliye etme isteği olarak dikkat çeker. Ancak bu konuda yapılan kanunsal düzenlemeler daima kiracı tarafın yanındadır. İlgili mülke taşınmadan önce kontrat yapılması gereken bir durumdur. Bu belgenin düzenlenmesinden sonra kiracı evden çıkarılamaz. Kiracı Haklarını Nasıl Savunabilir?Kiracının hukuki hakları arasında ilk olarak ilgili sözleşmede belirtilen maddelere uyulması durumunda 10 yıla kadar kiralanan yerin kullanılması dikkat çeker. Bası mücbir sebepler dışında ilgili konuttan tahliye söz konusu dahi değildir. Kiracının tahliyesi 10 yıldan sonra mümkün hale gelebilir. Kiracı haklarının korunabilmesi adına ev sahibiyle mutlaka kira sözleşmesi hazırlanması gerekir. İlgili sözleşmeye uyan kiracı şahıs, kanunen ilgili mülkü kullanım hakkına sahip olur. Haklı gerekçeler mevcudiyetinde tahliyenin istenmesi gibi bir durumda ev sahibinden yazılı olarak bildirim alınması gerekir. Ev sahibi, bu durumda kiracıya ihtarname bildirimi gönderir. Yazılı tahliye bildirimi olmadan mülkü kiraya veren kişinin kiralayan şahsı evden tahliye etmesi mümkün olmaz. Kiralanan mülkün farklı birine satılması gibi bir durum da kiracının haklarını kaybettiği anlamına gelmez. Burada yalnızca yeni ev sahibi, eski ev sahibinin yerine geçirerek sözleşmenin bir tarafı olur. Evin yeni sahibi, söz konusu mülkü satın aldığı tarih itibarıyla 1 ay içinde kiracı olan kişiye tahliye bildirimi gönderebilir. Bunun ardından kiracı, tahliye olabilmek için 6 ay süreye sahiptir. Kiracı haklarında evden çıkma süresi, iflas eden bir kiracı için de farklı olarak seyredecektir. İflas ettiğini ev sahibine bildiren kiracı şahıstan ödenmeyen kira bedelleri için senet gibi güvenceler talep etmesi de görülenler arasıdır. Güvence verilmesi için ise kiracı şahsa kiralayan şahıs tarafından ek bir süre verilebilir. Burada kiracı, hiçbir güvence veremeyeceğini kabul ederse sözleşmenin o anda feshi gerçekleşebilir. Bu durumda Borçlar Kanunu kiracı hakları ise geçerliliğini kaybeder. Ancak ev sahibi ve kiracı arasında anlaşma yolu ve ihtimali daima açıktır. İşyeri Kiracı Hakları Nelerdir?İşyeri kiracı hakları da emlak alanıyla ilgilenenler için son derece önemli bir konudur. Tıpkı normal mülklerde olduğu gibi iş yeri kiralayanların da mülk sahibine karşı bazı sorumluluk ve hakları vardır. Burada da ilgili olan sözleşme gereğince belirtilen gün ve miktar kadar kira bedeli ödemesi yapılma sorumluluğu vardır. Burada da kiracıların birtakım hakları vardır. İlgili kiralar, Borçlar Kanunu’nda açıklanmıştır. Dükkan kiracı hakları ve dükkan kiralayan hakları gibi konuları düzenleyen kanun kapsamında, iş yeri sahibi kiracıyı istediği zaman çıkarma hakkına sahip değildir. Kiracı ile sözleşme feshi yapmak için kiraya veren şahsın birtakım haklı nedenleri bulunması gerekir. Aksi takdirde, ilgili mülkü kiraya veren kişi kiracı şahıstan tahliye edemez. Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirilen kira sözleşmesinde kira bedeli dışında kiracı aleyhine değişikliğe gidilmez. Her Kiracının Bilmesi Gereken HaklarEv sahibi evi satarsa kiracı hakları devam eder. Ancak kira sözleşme tarihinin dolması ile kiracıdan tahliye beklenebilir. Sözleşme bitişi de çoğunlukla kontratta yazılmış olan süreye tekabül eder ve nadir sebepler dışında kiracı kesinlikle bu süreden önce mülkten çıkarılamaz. Sözleşme bittiğinde yeni sözleşme yapılmazsa ve kiracı mülkte oturmaya devam ediyorsa da aynı maddeler geçerlidir. Kiracının sözleşme uzatma süresi 10 yıl olarak dikkat çeker. Tahliyeye karşı da kiracı hakları bulunur. Ev sahibi olan şahıs, ilgili kiralama sözleşmesinin dolmasından sonra tahliyenin hemen gerçekleşebileceğini düşünebilir. Kanun kapsamında sözleşmenin bitişi, kiracı kişinin tahliyesini sağlamada bir sebep değildir. Yeni baştan sözleşme yapılmaması gibi bir durumda bir önceki sözleşmenin aynı koşullarda devam ettiği varsayılır. Bir kiracı olarak kiraladığınız evde doğabilecek tadilat masraflarının kiracı hakları kapsamında olduğunu bilmelisiniz. 1 yıllık veya 5 yıllık kiracı hakları için aynı şey geçerlidir. Evin kendinden kaynaklanan kusurlarının hiçbir karşılık almaksızın ev sahibi tarafından yaptırılması gerekir. Gerekli tadilatların kiracı tarafından yaptırılması, masraf bedelinin ise kiradan düşülmesi yaygın bir uygulama olarak buna bir alternatiftir. Depozito, bir veya birkaç kira bedeli kadarınca kiraya veren şahsın talep ettiği teminat olarak ifade edilebilir. Bu uygulamanın esas amacı, ilgili mülkü kiralayan kişinin mülkü ilk aldığı şekilde bırakmaması riskinde gereken tadilatların yapılması gerektiğidir. Bir kiracı olarak, bir mülkü kiralamadan önce herhangi bir kusur olup olmadığını tespit edebilirsiniz. Kiracı hakları kapsamında, depozitonun tadilat gibi durumlarda kiracıya ödenmesi bir haktır. Bir mülkün kiraya verilebilmesi için gereken sigortanın uygulanması gerekir. Kiracı hakları kanunu bakımından, ev sahibi sigorta ödemesini yapmış olmalıdır. Tadilat gibi bir durumda sigorta için de evi kiralayan kişinin harcama yapması ve buradan düşülmesi de yaygın görülen bir durum olarak öne çıkar. 

Satın Alınan Evde Kiracı Varsa Süreç Nasıl İşler?

Satın alınan evdeki kiracının tahliyesi için nasıl bir süreç izlenmelidir?Satın alınan evde kiracı varsa, yeni ev sahibinin hakları 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda açıkça belirtilmiştir. Buna göre, yeni ev sahibi olarakEvi satın aldığınız an itibariyle, eski ev sahibi ve kiracı arasında yapılan kira sözleşmesinin tarafı olmuş olursunuz.Tapuda kira şerhi varsa, kanun gereği zaten kira sözleşmesini süresi dolana dek devam ettirmek ile yükümlüsünüz.Tapuda şerh yoksa ve evi tahliye etmek istiyorsanız, kiracıya tapu devrinden sonra en geç 1 ay içinde bir ihtarname göndermeniz gereklidir. Tapu devrinden sonra 1 ay içinde bu ihtarnameyi göndermezseniz, varolan kira sözleşmesini kabul etmiş sayılırsınız.İhtarname gönderildiyse eğer kiracı, kira sözleşmesi bitiminde veya sözleşmenin bitimi 6 aydan uzunsa 6 ay sonunda evi tahliye etmek zorundadır. Tahliye gerçekleşmemesi durumunda kiracıya tahliye davası açılabilir. Basitçe örneklendirmek gerekirse, diyelim ki evinizin tapusunu 15 Ocak’ta aldınız. Tahliye ön koşulu olarak 15 Şubat’a dek ihtarname göndermeniz gerekir. Mevcut kira sözleşmesi 15 Ekim’de sonra eriyorsa, 15 Temmuz’a dek kiracı tahliyeyi gerçekleştirmediyse tahliye davası yoluna gidebilirsiniz. Bir diğer örnekte mevcut kira sözleşmesi 15 Mart’ta bitiyorsa, 15 Nisan itibariyle 6 ay geçmesini beklemeden tahliye davası yoluna gidebilirsiniz. Satın alınan evdeki kiracının tahliyesi, hangi koşullara bağlıdır?Yeni satın aldığınız evinizde ilk 1 ay içinde tahliye ihtarnamesi göndermiş olmanız, kiracının tahliyesinin gerçekleşeceğini garanti etmez. Gelin diğer koşullara birlikte bakalım:Burada en sıklıkla atlanan husus, ihtarnamede, sizin ev ile ilgili gereksiniminizi belirtme zorunluluğunuzdur. Borçlar Kanunu’nda belirtildiği üzere mülkü edinen kişi olarak mülkü kendiniz, eşiniz, altsoyunuz, üstsoyunuz veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğunuz kişiler için kullanmanız gerektiğini açıkça göstermeniz gerekiyor. Bu nedenle ihtarnamenin avukat tavsiyesi ile hazırlanması ve haklı bir gereksinime dayanması yararınıza olacaktır. İhtarnameyi noter vasıtasıyla gönderebilirsiniz.Atlanan hususlardan bir diğeri ise tekrar kiraya verme kısıtlamalarıdır. Diyelim ki aldığınız evde oturma gereksiniminizi ihtarnamede açıkça ortaya koydunuz. İhtarnameniz kabul gördü ve kiracı evinizi tahliye etti. Bu durumda 3 yıl süreyle evinizi bir başkasına kiralayamazsınız. Bu hükme uymadığınız takdirde eski kiracınıza, son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak şartıyla tazminat ödemekle yükümlü olursunuz.Diyelim ki ihtarnameyi haklı bir ihtiyaca dayanarak kiracı ile paylaştınız. Fakat kiracınız kira sözleşmesinin şartlarını yerine getirmiyor (örn. kira bedelinin belirli bir süre boyunca ödenmemesi vb.). Bu durumda ihtarname sonrası 6 ayın geçmesini veya kira sözleşmesinin sona ermesini beklemeden tahliye davası açma yoluna gidebilirsiniz. Satın almadan önce neleri gözetmek gerekir?Gördüğünüz gibi tapu devri sonrası kiracı tahliye süreci karmaşık olabiliyor. Dolayısı ile daha ev satın alma sürecinde almayı düşündüğünüz evin kiralanma durumunu incelemekte fayda var. Buna göre:Yatırımlık ev arıyorsanız, aradığınız evde hali hazırda kiracı olmasını tercih edebilirsiniz. Mülk sahibinden kiracı hakkında ödeme durumu vb. konularda fikir almak yararlı olacaktır.Diyelim mülkü kendiniz veya bir yakınınız için alacaksanız. Almayı düşündüğünüz evde kiracı varsa, en iyi seçenek satın almadan önce kiracı ile anlaşma yoluna gitmektir. Bu anlaşmayı mümkün olduğunda yazılı ve şahitler huzurunda yapmak yararınıza olacaktır.Satın almayı düşündüğünüz evde kiracı varsa fakat ortada bir kira sözleşmesi yoksa, tapu değişikliği sonrası sizi sıkıntılı bir dönem bekleyebilir. Dolayısıyla satın alma sürecinde evde kiracı varsa mutlaka kira sözleşmesi olup olmadığını ve varsa şartlarını kontrol etmeniz tavsiye edilmektedir.